İlkokula başlayacaktım.Tüm hazırlıklarımızı neredeyse 3 ay
önceden yapmıştık çünkü çok heyecanlıydım okula
başlayacağım ve büyük adam olacağım diye... İlk günüydü
okulun, sabah erkenden kalkmıştım ve mavi önlüğümü giymiştim.
Annem, saçımı örüp bembeyaz kurdela ile sımsıkı bağlamıştı.
Düştük, okul yoluna... Annem beni sınıf denilen yere bıraktı
ve okulun kantininde beni beklemek üzere gitti. İlk ders bitmişti
ama bende feci bir baş ağrısı mevcuttu bu sırada. Teneffüs
olunca annemin yanına koştum ve, “Anne, çocuklar çok
konuşuyor. Başım çok ağrıdı. Hadi gidelim!” dedim. Annem ise
okul heyecanımın bu kadar kısa sürmesine şaşırarak hayal
kırıklığı ile, “Olur mu kızım? Kalıcaksın burda her gün
derslere geleceksin ve bir sürü şey öğreneceksin. Sonra da büyük
adam olacaksın!”. “Büyük adam olmak” uğruna her gün
korkunç gürültülü, pis kokulu sınıfa gittim geldim. Verilen
ödevleri yaptım. Çalıştım kısacası. Çok da okudum.
Sonra, pis kokulu gürültü sınıflar yerini sessizce ders
dinlenilen ve bol soru çözülen sınıflara bıraktı yerini. Bu
sefer başım gürültüden değil stresten ağrıyordu. ÖSS vardı
önümde. Bu sefer de sabahlara kadar test kitabından sorular
çözerken anneme, “Anne, başım çok ağrıyor. Sorular çok
zor.” diyordum. Annem bu sefer, “Dayan kızım, ÖSS bitsin
rahatlayacaksın. Büyük adam olucan.” dedi. Yine, “Büyük adam
olmak” uğruna dersane yollarını aşındırdım baş ağrısı
içinde.
Ardından, rahatlayacağım sandığım üniversiteye geldim. Yine,
baş ağrısı... “Büyük adma olmak” uğruna buna da dayandım.
Şimdi, son seneme yaklaştım. Staj başvuruları içerisindeyim.
Korkunç baş ağrım yine nüksetti. Her başvurduğum yerden
“Hayır.” yazısı geldikçe, baş ağrımda artış da olmaya
başladı. “Büyük adam olmak” uğruna buna da katlanıyorum. Bu
süreç içinde baş ağrımı ve kendimi düşündükçe aklıma tek
bir soru geliyor.
“Ben
nasıl büyük adam olacağım?”
Bu soruma cevabım pek net olamıyor ama net bir şekilde
diyebileceğim “baş ağrısı, stres” olmadan “büyük adam”
olunamıyor.
Bir de, bu konulara kafa yorarken lisede rehberlik öğretmenlerimin
dediklerini anımsıyorum, “Ne olursanız en iyisi olun!”.
Düşünüyorum, düşünüyorum... “İyi güzel de “en iyi
olmak” kolay iş mi yahu diyorum.”, kendi kendime. Biz,
“olduğumuz şeyin en iyisi değil de olabileceğimizin en iyisi
olsak.” daha hoş olmaz mı? Mesela ben şu an bir öğrenciyim ve
“en iyi” öğrenci olamayabilirim ama olabileceğim “en iyi”
öğrenci olabilirim. Demem o ki, büyük adam olmak, en iyi olmak
falan öyle kolay işler değil. En iyisi biz kapasitemizi
belirleyelim ve onun maksimumuna ulaşalım ve “kendimizin en
iyisi” olalım. Zaten bunu yaparsak, büyük adam da olmuş oluruz
kanımca.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder