26 Kasım 2011 Cumartesi

Ben nasıl büyük adam olucam?

İlkokula başlayacaktım.Tüm hazırlıklarımızı neredeyse 3 ay önceden yapmıştık çünkü çok heyecanlıydım okula başlayacağım ve büyük adam olacağım diye... İlk günüydü okulun, sabah erkenden kalkmıştım ve mavi önlüğümü giymiştim. Annem, saçımı örüp bembeyaz kurdela ile sımsıkı bağlamıştı. Düştük, okul yoluna... Annem beni sınıf denilen yere bıraktı ve okulun kantininde beni beklemek üzere gitti. İlk ders bitmişti ama bende feci bir baş ağrısı mevcuttu bu sırada. Teneffüs olunca annemin yanına koştum ve, “Anne, çocuklar çok konuşuyor. Başım çok ağrıdı. Hadi gidelim!” dedim. Annem ise okul heyecanımın bu kadar kısa sürmesine şaşırarak hayal kırıklığı ile, “Olur mu kızım? Kalıcaksın burda her gün derslere geleceksin ve bir sürü şey öğreneceksin. Sonra da büyük adam olacaksın!”. “Büyük adam olmak” uğruna her gün korkunç gürültülü, pis kokulu sınıfa gittim geldim. Verilen ödevleri yaptım. Çalıştım kısacası. Çok da okudum.
Sonra, pis kokulu gürültü sınıflar yerini sessizce ders dinlenilen ve bol soru çözülen sınıflara bıraktı yerini. Bu sefer başım gürültüden değil stresten ağrıyordu. ÖSS vardı önümde. Bu sefer de sabahlara kadar test kitabından sorular çözerken anneme, “Anne, başım çok ağrıyor. Sorular çok zor.” diyordum. Annem bu sefer, “Dayan kızım, ÖSS bitsin rahatlayacaksın. Büyük adam olucan.” dedi. Yine, “Büyük adam olmak” uğruna dersane yollarını aşındırdım baş ağrısı içinde.
Ardından, rahatlayacağım sandığım üniversiteye geldim. Yine, baş ağrısı... “Büyük adma olmak” uğruna buna da dayandım.
Şimdi, son seneme yaklaştım. Staj başvuruları içerisindeyim. Korkunç baş ağrım yine nüksetti. Her başvurduğum yerden “Hayır.” yazısı geldikçe, baş ağrımda artış da olmaya başladı. “Büyük adam olmak” uğruna buna da katlanıyorum. Bu süreç içinde baş ağrımı ve kendimi düşündükçe aklıma tek bir soru geliyor.
Ben nasıl büyük adam olacağım?”
Bu soruma cevabım pek net olamıyor ama net bir şekilde diyebileceğim “baş ağrısı, stres” olmadan “büyük adam” olunamıyor.
Bir de, bu konulara kafa yorarken lisede rehberlik öğretmenlerimin dediklerini anımsıyorum, “Ne olursanız en iyisi olun!”. Düşünüyorum, düşünüyorum... “İyi güzel de “en iyi olmak” kolay iş mi yahu diyorum.”, kendi kendime. Biz, “olduğumuz şeyin en iyisi değil de olabileceğimizin en iyisi olsak.” daha hoş olmaz mı? Mesela ben şu an bir öğrenciyim ve “en iyi” öğrenci olamayabilirim ama olabileceğim “en iyi” öğrenci olabilirim. Demem o ki, büyük adam olmak, en iyi olmak falan öyle kolay işler değil. En iyisi biz kapasitemizi belirleyelim ve onun maksimumuna ulaşalım ve “kendimizin en iyisi” olalım. Zaten bunu yaparsak, büyük adam da olmuş oluruz kanımca.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder